İngiltere Hindistanı Kaç Yıl Sömürdü ?

Sude

New member
İngiltere'nin Hindistan'ı Sömürge Yönetimi: Süreç ve Etkiler

İngiltere'nin Hindistan'ı sömürme süreci, 17. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ortalarına kadar devam eden uzun bir dönemdir. Bu süreç, Hindistan'ın İngiliz İmparatorluğu tarafından yönetildiği 200 yılı aşkın bir zamanı kapsamaktadır. Hindistan, 1858 yılından itibaren İngiltere'nin doğrudan kolonisi haline gelmiş, ancak önceki yüzyıllarda da İngilizler, ticaret ve askeri müdahaleler yoluyla Hindistan üzerinde önemli bir etkiye sahip olmuştur.

İngiltere Hindistan'ı Ne Zaman Sömürmeye Başladı?

İngiltere'nin Hindistan'a müdahalesi, 17. yüzyılda Doğu Hindistan Şirketi'nin kurulmasıyla başlar. 1600 yılında İngiltere, Hindistan'da ticaret yapma amacıyla Doğu Hindistan Şirketi'ni kurarak bölgeye ilk adımlarını atmıştır. Ancak, bu dönemde Hindistan üzerinde tam bir sömürge yönetimi yoktu. Şirket, Hindistan'da çeşitli bölgelerde ticaret istasyonları kurarak yerel yöneticilerle işbirliği yapmış ve ticaretin kontrolünü sağlamaya çalışmıştır.

Ancak, Hindistan'da tam anlamıyla sömürge yönetimi 1757'deki Plassey Savaşı'ndan sonra başlamıştır. Bu savaş, İngiltere'nin Bengal'de güç kazanmasına ve Hindistan'ın büyük bir kısmını kontrol altına almasına yol açmıştır. Bu dönemde, İngiltere'nin Hindistan üzerindeki etkisi giderek artmış, özellikle 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde Hindistan, İngiliz İmparatorluğu'nun en büyük kolonilerinden biri haline gelmiştir.

İngiltere Hindistan'ı Ne Kadar Süre Sömürdü?

İngiltere'nin Hindistan'daki egemenliği, resmi olarak 1858'de Hindistan'ın Kraliyet İmparatorluğu'na dönüştürülmesiyle kesinleşmiştir. Bu tarih, Hindistan'ın doğrudan İngiltere Krallığı tarafından yönetilmeye başlandığı yılı işaret eder. 1947'ye kadar, yani yaklaşık 90 yıl boyunca Hindistan, İngilizler tarafından sömürülmüş ve yönetilmiştir. Ancak, İngiltere'nin Hindistan üzerindeki etkisi, Doğu Hindistan Şirketi'nin kurulmasından itibaren 250 yıl süren bir dönemi kapsar.

1947'de Hindistan, İngiltere'den bağımsızlık kazanmış ve iki ayrı ülke olan Hindistan ve Pakistan olarak ayrılmıştır. Bu tarih, İngiltere'nin Hindistan üzerindeki resmi yönetiminin sona erdiği yılı işaret eder. Dolayısıyla, Hindistan'ın sömürülme süreci, yaklaşık 200 yıl sürmüştür.

İngiltere Hindistan'a Ne Kadar Zarar Vermiştir?

İngiltere'nin Hindistan'da uyguladığı sömürgecilik politikası, Hindistan halkı üzerinde büyük bir ekonomik, sosyal ve kültürel etki bırakmıştır. İngiltere'nin Hindistan'daki egemenliği, yerel halkın yaşamını zorlaştırmış ve Hindistan'ın zengin kaynakları İngiltere'ye aktarılmıştır. Hindistan, İngiltere'nin sanayi devrimini finanse etmek için bir hammadde kaynağı olarak kullanılmış, bunun sonucunda Hindistan'ın yerel sanayileri büyük oranda gerilemiştir.

Hindistan'ın tarım sektörü de ciddi şekilde etkilenmiş, İngiltere'nin sömürge yönetimi sırasında büyük tarım alanları, İngiltere'nin ihtiyacı olan mahsulleri üretmek için yönlendirilmiştir. Bu durum, Hindistan'da kıtlıkların artmasına ve büyük ölçekli yoksulluk sorunlarının baş göstermesine yol açmıştır. 1943 Bengal Kıtlığı örneğinde olduğu gibi, milyonlarca insan açlık ve hastalık nedeniyle hayatını kaybetmiştir.

İngiltere Hindistan'da Hangi Kaynakları Sömürmüştür?

İngiltere, Hindistan'ı sömürge haline getirdikten sonra bölgedeki zengin doğal kaynaklardan büyük ölçüde yararlanmıştır. Hindistan, özellikle pamuk, baharat, çay, ipek ve opium gibi tarım ürünleri bakımından son derece verimli bir bölgeydi. Ayrıca, Hindistan'ın altın, gümüş, taş kömürü ve demir cevheri gibi maden zenginlikleri, İngiltere için önemli bir hammadde kaynağı olmuştur.

İngiltere, Hindistan'daki bu kaynakları kendi sanayisini beslemek için kullanmış, Hindistan'ın yerel halkı ise bu doğal kaynakların sömürülmesinden hiçbir fayda sağlamamıştır. Hindistan'ın ekonomisi İngiltere'nin ihtiyaçlarına göre şekillendirilmiş, Hindistan halkı büyük ölçüde fakirleşmiş ve bu süreç, Hindistan'da uzun süreli bir ekonomik geriliğe yol açmıştır.

Hindistan'da Sömürge Dönemi Sonrası Sosyal Değişimler

İngiltere'nin Hindistan'daki egemenliği sadece ekonomik alanla sınırlı kalmamış, aynı zamanda Hindistan'ın sosyal yapısında da derin değişikliklere yol açmıştır. İngiltere, Hindistan'daki geleneksel toplum yapısını değiştirmiş, yerel yönetim sistemlerini ve sosyal sınıf yapılarını zayıflatmıştır. İngiliz eğitim sistemi, Hindistan'da bir okuryazar sınıfı oluşturmuş olsa da, bu sınıf genellikle İngiltere'nin çıkarları doğrultusunda yetiştirilmiştir.

İngiltere'nin sömürge yönetimi, Hindistan'ın kültürel ve dini yapısı üzerinde de büyük bir etki yaratmıştır. İngilizler, Hindistan'daki yerel inançları ve gelenekleri zaman zaman baskılarla yok etmeye çalışmış, bunun yerine İngiliz kültürünü ve yaşam tarzını dayatmıştır. Hindistan'daki eğitimde ve sosyal hayatta Batı tarzı düşünce egemen hale gelirken, geleneksel Hindistan kültürü büyük ölçüde göz ardı edilmiştir.

Hindistan'ın Bağımsızlık Mücadelesi ve Sonuçları

İngiltere'nin Hindistan'daki egemenliği, 20. yüzyılda yoğunlaşan bağımsızlık mücadelesiyle son bulmuştur. Hindistan'daki bağımsızlık hareketinin başlıca figürleri Mahatma Gandhi, Jawaharlal Nehru ve Sardar Patel gibi liderlerdi. Bu liderler, şiddetsiz direniş yöntemlerini benimseyerek İngiltere'nin Hindistan'daki yönetimine karşı büyük bir direniş oluşturmuşlardır.

1947'de Hindistan, İngiltere'den bağımsızlığını kazanarak bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkmıştır. Ancak, bu süreç, Hindistan'ın ikiye bölünmesine yol açmış ve Hindistan ile Pakistan arasında şiddetli bir ayrılık ve çatışma yaşanmıştır. Bağımsızlık sonrası Hindistan'da halkın yeniden yapılanması ve sosyal düzenin kurulması uzun yıllar almıştır.

Sonuç

İngiltere'nin Hindistan'da uyguladığı sömürgecilik, uzun bir süreç ve büyük bir etki bırakmıştır. 200 yıl süren bu dönemde Hindistan, İngiltere'nin ekonomik çıkarları doğrultusunda büyük zararlar görmüş ve sosyal, kültürel, ekonomik anlamda birçok değişim geçirmiştir. Hindistan'ın bağımsızlık mücadelesi, yalnızca Hindistan için değil, tüm dünya için önemli bir dönüm noktasıdır. Bu süreç, sömürgecilik karşıtı hareketlerin güç kazanmasına ve diğer kolonilerin de bağımsızlık için mücadele etmelerine zemin hazırlamıştır.